Deniz, kalemin sağlam gibi görünüyor. Çok çalışman gerektiğini de biliyorsun. Ancak futbol geçmişin başarılı görünüyor. Neden, futbol üzerine yazmıyorsun?
Oynadığın futbol kulübünden Manchester United’a transfer var. Birlikte oynadığın bir futbolcu Fenerbahçe’de kaptan olarak sahaya çıktı. Sahiden futbol üzerine neden yazmıyorsun, dedi samimi bir arkadaşım. Birinci olarak, bundan hiç bahsetmedim. Sen nereden biliyorsun dedim. Altay Bayındır ve Mert Hakan Yandaş’ı kastetmişti. Futbolu çok ama çok sevdiğimi biliyordu. Bursaspor’un kıyısından dönmüş, Vakıfköy’ü görmüş biriydim. Eski Bursaspor futbolcusu bir hocam, sen Bursaspor’da oynamalısın demişti. Hatta gönderecekti. O ara saha taşındı. Biz taşındık. Bursa değişti ve gelişti. Hatta Nilüfer’in birçok yerinde bulunduğum vakitlerde inşaat tozları yükseliyordu ilçeden. Şimdi ise Bursa deyince Nilüfer mi deniyor genellikle. Oralar eskiden dutluktu gerçekten.
Denedik. Günde 2 saat yol gittik. 2 saat yol geldik. Yorucu bir hayatım vardı. Her günüm futboldu. Ancak potansiyelimi hiçbir zaman gerçekleştirememiştim. Evet, nike firmasının düzenlediği halısaha turnuvasında Bursa’da birinci olmuştuk. Birkaç Bursa başarısı kazanmıştık. Ancak bunların benim gözümde pek bir önemi yoktu. Çünkü, bunlar çok doğal sonuçlardı. Hep yarışmacı takımların içerisinde bulundum. Ancak bir türlü olmadı. Benden olmadı diyerek 15 yaşında futbolu bırakmıştım. 9 yaşında başlayıp 15 yaşında bırakmak… 6 yıllık bir temelim var. Öyleyse kendime futbol doktoru mu demeliyim?
6 yıl boyunca güneşin altında terlemek… Toprak sahada çamura batmak... Ah ne günlerdi ama? Amatör futbolun muhteşem tutkusunu daima yüreğimde hissettim. Bulunduğum her okulda takıma kabul edildim. ilkokuldan üniversiteye kadar. Teknik olarak hep beğenildim. Ancak bir türlü olmadı. Başaramadım. Bir şeylere takıldım hep. Geriye dönüp baktığımda mutsuz geçirdiğim bir çocukluk anısı dahi görmüyorum. Bunu ise futbola/basketbola/karateye borçluyum. Futbol antremanlarının yanında basketbol kulübü ile antremanlara çıkıyordum. D.Wade adıyla aldığım ilk basketbol formam yine elimde. Hatta geçenlerde giyeyim bakayım ne kadarmışım dedim. Olmadı elbette. Yaşlandık azizim. O tempoyu nasıl kaldırıyormuşum inanın hiç anlam veremiyorum. Haftanın 7 gününü spor ile geçiriyordum. İyi oynadığımı belirten arkadaşlarım her maça beni davet ediyordu. Futbolu bir dil olarak kullanıyordum. Futbolu ve sokak futbolunu gerçekten çok seviyordum. Acaba mutsuz hissetme nedenim futboldan ve spordan kopmak nedeniyle mi diye düşünüyorum bazen. Futbolda bütün okul takımlarında vardım. Lisanslı olarak ise 2 kulüpte görünüyorum. Ancak 2’den fazla kulüpte bulundum. Sayısı 6 kadar. Binlerce halısaha maçı ise gerçekten cabası. Yaşlandık. Süperstar olacağımızı sanarken Tyler Durden gibi benzin pompaladık tabiri caizse. Olmadı. Başaramadık. Bizler tarihin ortanca çocuklarız… Yapamadık yani. Bana sorulsaydı. Deniz bu hayatta ne oldun diye sorulsaydı… Başarısız oldum derdim. Başarısız oldum. M.Jordan gibi denedim. Ancak hep yenildim. Ben başarısız oldum. Başaramadım. Birçok başaramayandan biriydim. Milyonlarca çocuk gibi, başarısız oldum.
Sonra, bir teklif geldi: Deniz, neden futbol üzerine yazmıyorsun? Çünkü, senin özgeçmişinde futbolun yeri büyük. Sporla varolmuşsun. Hayatın boyunca sporu sevmişsin. Bildiğim kadarıyla NFL’i bile izliyorsun. NBA bir yana, tenis bir yana, voleybol ve yelken bir yana. Sporun her dalına karşı tutkulusun. O zaman futbol ve spor üzerine ilerle. Çünkü, yeteneğin var. Bu çok net, dedi samimi arkadaşım. Aslında mantıklı geldi. Düşününce evet dedim. Çocukluk tutkum üzerine yöneleceğim. Euro 2024 başlıyor. Kalbimiz Türkiye ile.