Adam Smith’e özel ilgi duyan biri olarak, en son söylemem gereken konuyu ilk önce söyleyeceğim. Çünkü, kendisi bana fazlasıyla bilgi edindirdi. Daha güçlü, daha mutlu ve daha kültürlü olmamı sağladı. Adam Smith’in ismini birçok tanıdığımdan çok defa duydum. Çünkü, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde okurken iktisada giriş dersi alıyordum. O dersler esnasında iktisatçılarla tanışma fırsatı buldum. Nasıl bu kadar kültürlü olduklarını ve çok boyutlu düşünme şansına sahip olduklarını günlerce sorguladım. Dokuz Eylül Üniversitesi bana çok şey kattı. Ancak ben orya ekonometri bölümü ile başlamıştım. Tanıdığım birçok birey ise iktisat veya işletme okuyordu. Oysa dokuz eylül için şunu söyleyebilirim: Güzel Sanatlar Fakültesi’nden tıp bölümüne, hemşirelikten denizcilik bölümlerine kadar geniş alanda tanıdıklarım oldu. Bunu şu nedenle söylüyorum: Çünkü, DEÜ tek bir kampüse sahip değildi. Farklı ilçelerde birçok kampüsü vardı. Buna rağmen, sosyal etkinlikler konusunda bir hayli geniş bir üniversite idi. Üniversitelerin muhteşem olduğu senelerde öğrenim görmüştüm. Ancak, iktisatçıları tanıyınca iktisat okumaya karar vermiştim. Çünkü, iktisatçılar bana diğer insanlardan farklı gelmeye başlamıştı. İktisatçılar ve diğerleri gibi kitapları görünce buna kesinlikle karar vermiştim. Çünkü, felsefeyi de seviyordum. Ancak felsefeye daha sayısal açıdan yaklaşmak istiyordum. Bu nedenle, ikitsat öğrenimi bana hayatı sorgulattı.
DEÜ sayesinde, yazarlık kursundan fakülteler arası düzenlenen futbol ve futsal maçlarına kadar geniş alanda boy gösterdim. İktisatçıları ve deü iktisat oyuncularını tanıyınca tiyatroya ısındım. İktisat bölümüne ise 2017 ve 2020 yılları arasında devam ettim ve mezun oldum. Oysa iktisatçılık hiç bitmeyen bir serüvendi. Bunu sonradan anladım. Örneğin; deü iktisat oyuncuları tiyatro oynarken dersleri ektim. 3 senede düzenledikleri 30 oyunun 27 tanesini izlemiştim. Düzenledikleri derken, okulumuza çağırdıkları farklı tiyatro kulüplerinin oyunlarından bahsediyorum. Kendileri sayesinde Ankara siyasal öğrencilerini izlerken kendi öğrenciliğimi sorgulamıştım. Ankara Tıp Fakültesi’nin düzenlediği oyun bugün bile aklımda. Muhteşem bir oyun sergilemişlerdi. Koç Üniversitesi öğrencilerinin oyununda hayretle sahneye kitlenmiştim. Galatasaray’ın oyununu izlerken işte bu demiştim. Ahi Evran Üniversitesi ise Ölü Ozanlar Derneği’ni sergilemişti. Ancak onlardan pek etkilenmemiştim. Çünkü, kitabını 2 defa okuduğum ve etkilendiğim eserlerden biriydi. Tîyatrosunu ise 3-4 defa izlemiştim. Çünkü, herkes oynuyordu. Bunları düşünürken, Deniz bu hayatta neler yaptın diye kendimi sorgulamaya devam ettim. Kısacası yazar olarak şundan bahsetmek istiyorum: Eskiden ne güzeldi üniversiteler 🙂 Ve muhteşem girişimciliğe sahip olan iktisatçılar 🙂 Emek kokan hareketlerdi bunlar… Şimdi düşününce bunu görüyorum: Türkiye’nin Tiyatro Topluluğu olan birçok farklı üniversitesinin DEÜ İİBF’de buluşması ve oyunları öğrenciler için ücretsiz biçimde sergilemesi muhteşem bir organizasyondu. Çünkü, bunca emek ve çaba öğrenciler içindi. Şimdi baktığımda ise deü iktisat oyuncularının internet sitesinin alan adı bile düşmüş durumda. Kendilerine bağlantı vermek isterdim ancak sadece isimlerini anarak teşekkür edeceğim bu nedenle. Sene 2017 civarları. Onlarca oyun ve fuaye… Bana çok şey kattı. 2025 senesinde günde 3 tiyatro izlerken bunda zorlanmıyorum mesela… Bana bunu okul sağladı…

bir günde 3 tiyatro
deü iktisat oyuncuları tiyatro
deü iktisat oyuncuları tiyatro
İktisat bilimine ilgi duyduğumu keşfettiğim andan beri dünyayı daha farklı sorgulamaya başladım. Kısaca, akademik olmayan atıflar yaparak düşüncelerimi destekleme çabası içerisine giriyorum. Bu nedenle, iktisat ve dolayısıyla iktisadiyat hiç bitmiyor. Yaşıyoruz biz bunu. Her gün yaşıyoruz! Nerede bir ekonomik kriz olsa, nerede bir savaş yaşansa, nerede bir renkli bir devrim çabasına girilse hemen akıllara sevgili iktisatçılar geliyor. Saksı değiliz biz, en çok bize soracaksınız! Havamız bu oluyor. Bu adamlar bu kadar konuyu nereden biliyor derken bir durum farkettim. İyi iktisatçılar, gerçekten çok derin okuma kültürüne sahip insanlar. Bunu bir yaşam biçimi durumuna getiriyorlar. İyi iktisatçılardan öğrendiğim en önemli konu buydu!
537 kelimelik giriş bölümüm, özünde bugün bir kitaptan bahsetme isteğim nedeniyle gelişti. Çünkü, bugün 8 mart kadınlar günü. Üstelik bu sene ramazan ayına denk geldi. Oruçluyum ve alıştım. 8. gündeyiz artık. Böylelikle bir cumartesi günü, sizlere kitap önerisi ile gelmek istedim. En sonra bitirdiğim kitap olan, “Adam Smith’in Yemeğini Pişiren Kimdi?” sizin için harika bir öneri olabilir. Çünkü, bugün 8 mart ve dünya kadınlar günü. Dolayısıyla, ücreti biçilmemiş kadın emeğinin sorgulanması açısından önemli bir tarih olabilir. Milli gelire yansımayan emeklerin, nasıl dünyayı değiştirdiğini sorgulatması açısından mükemmel bir kitap. Sahiden, Adam Smith’in Yemeğini Pişiren Kimdi? Annesi değil miydi? Koç Üniversitesi Yayınlarından çıkan bu kitap gerçekten muhteşem! Özellikle iktisatçıysanız veya iktisat bilimine ilgi duyuyorsanız sizin için çok daha anlamlı bir eser olabilir.
adam smith’in yemeğini pişiren kimdi
Bir günde okunabilecek kadar basit bir dille yazılan eser, herkese hitap ediyor! 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.
Momentos
Yazdıklarınız çok doğru ve anlamlı. Eskiden üniversiteler olduğu kadar orta öğrenim okulları da farklıydı. Şimdi amaçsızca gidilen okullar ve edinilen boş diplomalar var. Bilgiyi, görgüyü, sosyalleşmeyi öğretecek yerler artık sadece bir etiket olarak kaldı. Kitap ilgimi çekti, edineceğim mutlaka. Çok teşekkürler. 🙂