İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? Müthiş bir soru değil mi? Cevap yolunda bir ömür harcamaya değer mi? Yoksa önemli olan yol mudur? Bir cevaptan ziyade, bir neden bulmak ve nedenler için mücadele vermek gerekebilir mi? İnsan geleceğini nasıl kurar kitabının özetini yapalım mı? İnsan geleceğini nasıl kurar özet olarak neler anlatıyor, irdeleyim mi?
İlber Ortaylı, özellikle son senelerde yazdığı kitaplarla, gençlere ücretsiz danışmanlık hizmeti sunan bilge bir adam gibi görünüyor. Samimi bir deyişle, İlber hocanın “Bir ömür nasıl yaşanır?” kitabını okurken acaba gençliğimi çok mu kötü harcıyorum sorularıyla kendimi irdelemiştim. Bu nedenle, İlber Ortaylı’nın kitapları beni bir hayli değiştiriyor ve olumlu yönde geliştiriyor. Çünkü, bir yerlerde yaptığım yanlışları tekrar ve tekrar düşünmemi sağlıyor. Daha doğru yöne gitmek için bir miktar gaz veriyor. O nedenle, “İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? Kendini İnşa Etmenin Yolları” kitabının siparişini internetten veren 13. bireydim.
Bir an önce kitabın elime ulaşması için bir hayli çaba gösterdim. Ancak kargosal sorunlar nedeniyle kitabı biraz geç elime aldım. Buna ek olarak, kitabı herkesten önce okuma gibi saçma bir isteğim vardı. Bunun zamanla köreldiğini gördüm. Kitabı yavaş yavaş ve sindire sindire okumaya başladım. Kitap hakkında ilk önce yazı yayınlama isteğimin beni ele geçirdiğini sonradan anladım. İçimde müthiş bir kapitalistin yattığını gördüm. İlber hocanın, “İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? Kendini İnşa Etmenin Yolları” kitabı ile ilgili ilk içeriği ben yayınlayacaktım ve hatta sözlük üzerinde de ilk yazıları yazıp geleceğe yatırım yapacaktım.
Ne için? Blogculuk yolunda emin adımlarla ilerlemek ve pozitif puan kazanmak için öyle mi? Bunları düşünürken kendimi sorguladım. Demiştim ya, İlber Ortaylı’nın son kitaplarını daha çok kişisel gelişim kitabı olarak görüyorum. Özellikle gençler için yazdığı son kitapların, insanın kendisini bir kefede tartmasını sağladığına inanıyorum. Şartlarımız el verdiğince doğrularının peşinde koşmaya çalışan insanlarız. Elbette şartlar mükemmel olmayabilir, ancak üzerimize düşeni az veya çok biçimde yerine getiriyoruz. Bu kitabın kendini inşa etme yolları adını taşımasının bir nedeni ise insanın kendi kendini inşa etme aşamalarına değinmesidir. Buna blog yazmak dahil, hatta bilgisayar üzerine eğitim almak yine çok önemli bir nokta! İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? sorusunu kendimizce cevaplamaya da başladık, değil mi? Çünkü, herkesin dünyası çok ayrı ve koşulları çok farklı!
Hatta kitabın içinde bilgisayar programcılığı yazısını görünce de etkilendim. İnsan Geleceğini Nasıl Kurar kitabı içerisinde, İlber hocadan duymayı kastediyorum elbette. Geçmişte yaşayan büyük yazarların kitaplarında bulunan yenilikleri hatırlattı. Geleceğe dair bir vizyon sahibi olabilmemiz için, geleceğin kavramlarını irdelememiz gerekmez mi? Çağımız artık bilgisayar ve internet üzerine kurulu…
Hatta akıllı telefonlar ve sosyal medya siteleri… Peki, bunlar kitaplarda neden daha çok yerini bulmuyor? Neden kitaplarda bir sosyal medya etkileyicisinin (influencer) gününü okuyamıyoruz? Yeni nesil mesleklere ışık tutmak açısından bunları düşünüyorum. Merak edeni ve peşinden gidecek olanı çok değil mi? Yeniliklere açık olmak açısından ise bilgisayarı ve programcılığı konu edinmesini çok değerli buluyorum. Etkili bir isimden duyulan kavramlar, daha çok birey açısından ilgi duyulabilir. Ancak şimdiye kadar sesli düşündüğümüzü anlamışsınızdır. Yer yer kitaptan uzaklaşabiliyoruz. Kitaba dönelim mi?
Kitabın içinden, “merak etmek, keşfetmek, çalışmak ve bir hedef doğrultusunda plan yapmak” sözleri üzerine kurulu olduğunu, irade ve merak ile donatılan insanın kendi yolunu inşa etme konusunda bir hayli avantajlı olacağını, bol bol okumanın ve gezmenin insana büyük kazanımlar sağladığı özeti rahatlıkla çıkarılabilir. Bunların ortalamasına alınca, bana göre kapı dijital göçebe kavramına çıkıyor.
Günümüzde kullanılan en özel kavramlardan biri olduğunu, günümüzde binlerce birey tarafından yerine getirildiğini ve gelecek yıllarda milyonlarca insanı etkisi altına alacağını belirtelim. Geleceğini kurma aşamasında bulunan bireylere, daha detaylı araştırmasını tavsiye edebilirim. Biz bunu yıllardır yapıyoruz diyecek olanlara ise şapka çıkartalım 🙂 Bazılarınızı ilgiyle takip ediyoruz, yazılarımızda yer veriyoruz. Genel ilgiyi ise yeni nesil kavramlara yöneltmeyi amaçlıyoruz. Çünkü, böylelikle daha kolay iletişim kuran bir ağ olabiliriz. Yine sesli düşündük, değil mi?
Uzaktan çalışarak gezme fikri beni cezbediyor. Buranın kişisel bir blog olduğunu da göz önüne alınca, kendimizden de bahsetmek tuhaf kaçmaz herhalde? Kendimizi inşa etmeye başlamamış mıydık? Bir başkasının kendini inşa etme sürecini yakından görmeyi de istemez misiniz? Bana sorulsaydı, blog yazmanın ve farklı yazarların günlüklerini okumanın çok büyük bir kazanım olduğunu söylerdim. İlber hocanın teknolojiyi çok etkin kullanmadığını, reklam ve tanıtım dışında sosyal medya ile arasının olmadığını, hatta akıllı telefon bile kullanmadığını söyleşilerinden biliyorum. Elbette sosyal medya hesaplarını da yakınından birileri yönetiyor. Aslında böylelikle vaktini verimli kullanıyor ve daha çok ürün ortaya koyabiliyor. Teknoloji demişken, kapılıp gidenlerden de olmamak gerekebiliyor. Teknoloji bağımlılığından da kaçınmak gerekebiliyor.
İlber Ortaylı’nın kitap içerisinde dediği gibi, teknolojiden yardım almak gerekiyor. Buna rağmen, her şeyi teknolojiye bırakan birey, düşünsel açıdan birçok konuyu ıskalayabilir. Yaşadığı bölgeye ve hatta dünyaya aşina olan, kendi elini ve düşünce dünyasını geliştirebilen insanlar daha güzel ürünler ve hizmetler ortaya çıkarabiliyor. Kitap içerisinde geçen harita örneklerini görünce neyin anlatılmak istediği daha net anlaşılacaktır.
Hatta zaman zaman dijital detoks yapmaya çalışmanın insana huzur verdiğine inananlardanım. Diğer yönden bakılınca, her şeyi hemen bilmemiz gerekmeyebiliyor. Teknoloji bize her şeyi hemen sunabiliyor. Bu yönüyle de sıklıkla talep ediliyor. Yalnız yokluğunu da düşünmek gerekebilir. Teknolojiden uzak kalabilmeyi de öğrenebilmeliyiz. Teknolojiyi etkin kullanmak zorunda kalan bazı ünlü isimlerin, zaman zaman dijital detoks yaptığını biliyorsunuz. Çünkü, bağımlılık seviyesine gelince insanı daraltabiliyor. Hatta birçok başka bağımlılığın önünü açabiliyor. Öyleyse mümkün olabildiğince dozu ayarlamaya çalışabiliriz. (Bir internet bağımlısı olan biri olarak elbette kendi payıma düşen detoksu da alıyorum.)
Bu arada, giriş için yaklaşık 600 kelimeden fazla harcadığımı gördüğüm an şunu düşündüm: Bu yazıyı düzenli kitap okumayan birçok insan yarıda bırakacak… Ancak, eğer yarıda bırakacaksanız yer işaretlerinize eklemenizi -artık hangi tarayıcıyı kullanıyorsanız ona göre bir kavram düşünebilirsiniz- çok isterim. Özellikle yazı içerisinde bulunan bağlantılar aracılığıyla bir süreliğine daldan dala atlamayı düşünürseniz, dijital kavramlara ve merakın önemine vurgu yapmış olacaksınız. Sizleri de kitap ve hayat üzerine serbest düşüncemize bekleriz.
İnsan Geleceğini Nasıl Kurar?
Merak etmek, keşfetmek, çalışmak dedik, değil mi? İnsan merakı ve imkanları doğrultusunda bir hayat yaşıyor. Bazen imkanları, merakının önüne geçebiliyor. Buna rağmen, insanı ayakta tutan merakı ve değerleri oluyor. Yüzlerce kitap okuma isteğiyle içini dolduran bir insan, farklı kültürleri tanıma fikriyle yanan bir yürek, zamanla kendi imkanlarını da bu yönde kullanabilir. Örneğin; kitaplarla huzur bulabilir. Onların arasında savrulabilir. Sıklıkla belirtildiği gibi, pahalı değildir kitap!
Çok az basıma sahip olan çok özel eski kitapların peşinde koşulmuyorsa, kitaplar yeterince ucuzdur. Ayrıca bir başkasından da alınabilir. Örneğin; hediye etmeye bayılıyorum. Bir başkasına, okuması için kitap vermekten büyük mutluluk duyuyorum. Diğer yandan, kapsamlı bir kitaplık kurmak için çaba harcıyorum. Kendimi inşa etmenin yollarından birini gerçekleştirmek için çalışıyorum.
Okumanın dışında, elimin altında, çocuklara hediye etmek için dahi birkaç önemli kitap bulunduruyorum. Çünkü, çocukken bana verilen tek tük kitabı verenleri dahi hatırlıyorum. Keşke daha çok verilseydi diyorum. Bunu da bir eksiklik olarak haneye yazıyorum ve okumaya hevesli çocukları desteklemek için kendimi yontuyorum! Kitaptan uzaklaştık mı? Hayır, sanmıyorum. İlber hocanın kitabının özü, merakın çaba ile birleşmesi ve irade kökeninde vücut bulan insanın bir amaç uğruna koşmasını içeriyor. Blogculuk macerasını hatırladınız mı? Ayda yılda çıkılan blog fotoğrafçılığı gezilerini… Öyleyse blog nasıl açılır konusunu inceleyerek başlayabilirsiniz aynı serüvene. Bana kalırsa, sınırlı imkanlarla kendini inşa etmeyi deneyen bir insanım. Dışarıdan nasıl göründüğünü veya itici durup durmadığını ise bilmiyorum.
Kişisel blog üzerinde ise genellikle bir başka insanın hayatını merak edilen yazarlar bulunuyor. Kalbimden geçen ise, çok zengin olsaydım kesinlikle göçebe gibi yaşamak isterdim düşüncesi geçiyor. Buradan ise maddi yönden zengin olmadığım fikrini alabilirsiniz. O nedenle, dijital göçebelik yani çalışarak gezme fikrini cazip buluyorum. Hatta onun için hazırlanıyorum. Bazı şartlar yerine gelince, tahmini olarak 1-2 sene sonra bu hayatı yaşamayı istiyorum. Eğer yolculuğa çıkarsam elbette bol bol yazı ve fotoğraf ile sizlere yine ulaşacağım. Ne demiştik, merak etmek, değil mi? Her şeyin başı, her şeyin başlangıç aşaması…
İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? Bu sorunun cevabını arayan milyonlarca genç var. Dünya çapı düşünülürse, aynı sorunun cevabını arayan milyarlarca genç olduğu görülebilir. Merak demiştik ya, bu sorunun cevabı da merak ile başlıyor. Öncelikle geleceğe dair bir heves gerekiyor. Şimdi, “Geleceğimin ne yönde ilerlemesini istiyorum” sorusunu kimi zaman kendimize yöneltmemiz gerekiyor.
Deniz, peki sen ne durumasın? Deniz, geleceğini kurabildin mi? Sen ne aşamadasın sorularınızı duyar gibiyim. Yalnız elbette kuramadım ve kurma aşamasındayım. Herkesin olduğu gibi, belirli başlı planlarım var. Ancak planlarım genel algıyı pek uymuyor diyebilirim. Yukarıda ne olmak istediğimi söylemiştik. Göçebe olmak istiyorum. Yeteneklerimi onun için geliştirmeye çalışıyorum. Kendimi inşa etmenin yollarını arıyorum. Bu kitabı da o nedenle okumuyor muyuz zaten? Bu nedenle, kitaplarımızın üzerine kahve dökülmüyor mu? Sayfalarımız kafein ile boyanırken, gözlerimiz kelimelerin peşinden koşarken, kendimiz dijital dünyada bir yer edinmeye çalışırken, aslında inşa sürecini başlatmış olmuyor muyuz? Kafamızın için mükemmel projeler ile dolup taşarken, ülke ve dünya gündemine çarpmıyor muyuz?
Küçücük bir virüsün, hayatlarımızın en tuhaf senelerini geçirmesini görmüyor muyuz? Buna neden değinmek istediğimi daha net aktarmak istiyorum. Elbette hayat kitaplar üzerindeki kadar açık ve kolay değil. Hayatın da gerçekleri var. Gerçek hayatta, milyonlarca insan iş ve ev arasına sıkışıyor. Mükemmel pazarlanan ve cidden okunması gereken bir kitap bile 50 000 basılabiliyor. Hadi diyelim 100 bin bireye ulaştı ve yarısı kitabı okudu. İnsanlar, yıllarının birikimine bile bu kadar duyarsız hâle nasıl geliyor? Olaya kendi açımdan bakayım, sadece yüzlerce veya binlerce bireyin okuduğu blogu neden yazıyorum? İnsanların hayatına dokunmak ve kendimi inşa etmek için… Peki, bu durum insanların ne kadar umurunda? Bu soruya ise umurlarında olmak için adım atmadığımı belirterek cevap verebilirim.
Bir kişi, bütün algımızı ve dünyamızı değiştirebilir. Bizi, harekete geçirmeye neden olabilir. Öyleyse yazar bunu para ve kalabalık için yapmıyor. Aklında bulunanları ortaya koyuyor ve isteyenler bunu alıyor veya almıyor. Alanlar büyük bir kısmı ise kitabı bile okumuyor. Böyle de bir istatistik var. Şimdi, kendi içimizde olan konuşmaları bir kenara bırakalım. Bu kitabı hemen almanızı ve sayfalarını karıştırmanızı dilerim.
Kendini İnşa Etmenin Yolları
Emeklemekten beri yaptığımız bütün hareketler, aslında kendimizi inşa ettiğimiz bir süreci yansıtıyor. Bu süreç, bir ömür boyu sürüyor. Kendini inşa etmenin yolları, yeni çıkan kitap hevesiyle körükleniyor. Ona ulaşmak için adım atmak ile taçlanıyor. Hakkında konuşmak isteyecek arkadaş bulmak amacıyla sağa sola ve internete bakmamımızı sağlıyor. Hakkında içerikler aramanızı sağlıyor. Bu açıdan bakıldığında, daha fazla ne verebilir ki dedirtiyor. Hayatın bir mücadele olduğunu ve insanın bir kavgası olması gerektiğini hatırlatıyor. Elbette, benim bakış açım sizlerinkinden farklı olabilir. Sizin bakış açılarınızı da öğrenmek isterim. Deniz ÇAKMAK mağaza üzerinde ise emeğimi sergiliyorum.
Sonuç olarak, “İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? Kendini İnşa Etmenin Yolları” kitabını sizlere tavsiye ediyorum. İnsan geleceğini nasıl kurar kitabı özet ile bundan ibaret. İnsan geleceğini nasıl kurar özet çıkarılmak istenseydi, bunları söylerdim. Çünkü. benim bakış açım buydu. Kendimizden yola çıkarak, bir insanın geleceğini nasıl kuracağı…
Okuyan birey, yorum bölümünden fikrini belirtebilir. Görseller bana aittir. İlgi çekici olması. için kahve ile birlikte çekmeye çalıştım 🙂 Ancak, fotoğrafların boyutunu küçültürken bir hayli görsel kayıp yaşadık. Buna rağmen, etkili bir blog için görsel boyutlarının küçük olması gerektiğini düşünüyorum. Büyük boyutlarda ve daha kaliteli fotoğrafları, başka platformlarda yayınlıyorum. Öncelikle bunun için özür dilerim. Ayrıca bütün okurlara saygılarımı sunuyorum.
İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? Kısa Özet
İlber Ortaylı’nın 2022 yılında yayınlanan “İnsan Geleceğini Nasıl Kurar? Kendini İnşa Etmenin Yolları” adlı kitabında, insan geleceğini inşa etme konusunda önemli ipuçları veriliyor. Kitapta, kişinin hayattaki gayesini nasıl belirleyeceği, hedefini nasıl koyacağı, geleceğini nasıl planlayacağı, potansiyelini nasıl değerlendireceği yüzyılların içinde dolaşarak, tarihin büyük düşünürlerinin binlerce yıla meydan okuyan görüşleri de yanımıza katarak izah ediliyor.
Kitaba göre, insanın geleceğini inşa etmesinin ilk adımı, hayattaki gayesini belirlemektir. Bu, kişinin neyi başarmak istediğini, ne yapmaktan zevk aldığını ve nelerde iyi olduğunu anlamakla başlar. Gayesini belirledikten sonra, kişi buna ulaşmak için hedefler koymalıdır. Bu hedefler, gerçekçi ve ulaşılabilir olmalıdır. Hedefleri belirledikten sonra, kişi bunlara ulaşmak için bir plan yapmalıdır. Bu plan, kişinin yeteneklerini, ilgi alanlarını ve hedeflerini göz önünde bulundurmalıdır.
Kişi, geleceğini inşa ederken potansiyelini de değerlendirmelidir. Potansiyel, kişinin yeteneklerinin ve becerilerinin toplamıdır. Kişi, potansiyelini değerlendirmek için kendini tanımalı ve yeteneklerini geliştirmeye çalışmalıdır.
İnsan geleceğini inşa ederken, karşısına çıkacak zorluklara da hazırlıklı olmalıdır. Hayatta her zaman beklenmedik şeyler olur. Kişi, bu zorluklara karşı hazırlıklı olmak için sabırlı, kararlı ve mücadeleci olmalıdır.
Kitap, insanın geleceğini inşa etmesinde önemli rol oynayan değerleri de ele alıyor. Bu değerler arasında dürüstlük, çalışkanlık, azim, sabır, kararlılık, mücadelecilik ve özgüven yer alıyor. Kişi, bu değerleri benimseyerek geleceğini inşa edebilir.
Kitap, kendi hayatını başarılı bir şekilde inşa etmiş olan İlber Ortaylı’nın deneyimlerinden yola çıkarak yazılmış. Bu nedenle, okuyuculara yol gösterici ve ilham verici bilgiler sunuyor.
Kitaptaki bazı önemli noktalar şunlardır:
- Hayattaki gayeni belirle.
- Hedeflerini koy.
- Bir plan yap.
- Potansiyelini değerlendir.
- Zorluklara hazır ol.
- Değerleri benimse.
Bu noktalara dikkat ederek, insan geleceğini inşa edebilir ve başarılı bir yaşam sürebilir.
Yıldız Tozuvar
Evet, doğduğumuzdan hatta belki annemizin karnında tutunduğumuzdan bu yana kendimizi var etmek için çabalıyoruz hepimiz. Ara ara başarıyoruz da galiba. Belki de mesele devam etme gayreti ve kararlılığı. Güzel bir yazı ve merak uyandıran bir kitap. Teşekkürler 🙂
Deniz ÇAKMAK
Öncelikle bu yazıyı daima güncelleyeceğimi, yer yer içine bağlantı ve etiket serpiştireceğimi belirteyim. Çünkü, kendimizi inşa ederken gelişip değişebiliriz. Kitap içeriklerinin uzun vadeli olacağını düşünerek, yeni görseller ve alıntılarla burayı reklendirebilirim, arada bir başlığı yenilemenizi tavsiye edebilirim. İnsanın kendini inşa etmesi, felsefede bolca kendine yer buluyor. Birçok ünlü düşünürün bu inşa süreci ile ilgili fikirleri bulunuyor. Hatta kitap içerisinde birçok filozofa zaman zaman değiniliyor. Ancak spoiler vermek gibi olmasın 🙂 Kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum. İlber hocanın dediği gibi, Merak etmek, keşfetmek ve çalışmak gerek! Merakınızın peşinden gitmenizi tavsiye edebilirim. Rica ederim ve daima beklerim.
Saygılarımla
Kuşcu
Her Zaman zaten bir çekişmenin içindeyiz. Ama bunu sadece kendimiz için yapmalıyız başkaları için değil. her daim başarmak için çalışmalıyız ve bununla biz mutlu olmalıyız.